Adaya ayak basar basmaz karşınıza kale çıkacak. Kale zamanında Osmanlı saldırılarından korunmak için yapılmış. Ancak Kanuninin saldırdığı savaş sırasında kale savunması kanuni ve ordusu karşısında büyük bir yenilgi yaşamıştır.
Kaleyi gezerken adım başı hediyelik eşya satıcısı ile karşılaşıyorsunuz. Kalenin hemen yanında büyük bir plaj var. Yunanistan’ın her yerinde olduğu gibi burada da kendinizi ülkenizde hissediyorsunuz. Çünkü bize o kadar benziyorlar ki. Hem yaşam tarzları hem de kültürleri pek çok noktaları bizle aynı neredeyse. Yani hiç yabancılık yaşamayacaksınız. Zaten her yerde Osmanlılardan kalma kalıntılar ve tarihi eserler karşınıza çıkıyor.
Kos adasının bir diğer özelliği de tıp dünyası için çok önemli bir isim olan Hipokrat’ın burada doğmuş olmasıdır. Hatta ilk hastane de bu adadadır.
Turistlerin Hipokrat’a karşı ayrı bir ilgileri vardır. Bu nedenle adanın pek çok yerinde Hipokrat heykelleri ya da güzel hediyeliklerini görebilirsiniz. Ayrıca adanın tam merkezinde bulunan ağacı da Hipokratın diktiğini söylemektedirler ve ağacın adı da Hipokrat ağacı, 2400 yıl önce gölgesinde Hipokratın öğrencilerine ders anlattığına inanılan Hipokrat Ağacı Kos Kasabası’ndaki görülmesi gereken önemli bir yerdir.